İmmünoterapi Vücudun Kendi Gücüyle Kanseri Yenmesine Yardımcı Olur
Son yıllarda tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de kanser vakalarında önemli bir artış görülmektedir. Bu artışın ortasında erkeklerde akciğer kanseri, kadınlarda meme kanseri başı çekiyor.
Çağımızın tıbbi ve teknolojik gelişmelerine paralel olarak geliştirilen yeni nesil tedavi sistemleri, hayatı tehdit edebilen tüm kanser türlerinin tanı ve tedavisinde değerli avantajlar sağlamaktadır. Bu yeni nesil tedavilerin başında yer alan immünoterapi, kanser hücreleri tarafından çeşitli şekillerde baskı altına alınan bağışıklık sistemimizi harekete geçirerek kanserle savaşma kapasitemizi artırıyor. İmmünoterapi, özellikle akciğer, deri (malign melanom) ve böbrek kanserleri; Baş-boyun, üçlü negatif meme, mesane, karaciğer ve yemek borusu-mide kanseri hastalarının tedavisinde kullanılabilir ve hastanın yaşam kalitesini ve süresini önemli ölçüde artırabilir. Memorial Şişli Hastanesi Tıbbi Onkoloji Bölümü’nden Doç. Tuğba Akın Telli, 1-7 Nisan Kanser Haftası nedeniyle immünoterapi tedavi sisteminin avantajları hakkında bilgi verdi.
Kanser hücreleri, asker hücrelerini atlayarak bağışıklık sistemine saldırır.
Sağlıklı bir insanın vücudunda bulunan ve kansere karşı savaşan T lenfositlere asker hücreleri denir. Bağışıklık sistemindeki bu hücreler genellikle kanserli hücreleri vücuttan temizler. Ancak bazen bir kanser hücresi kümesi T lenfositlerinden kaçarak çoğalmaya devam eder. Aynı zamanda kanser hücreleri T lenfositlerine vücuda yabancı olmadıkları mesajını verirler ve bu hücrelerin savunmasından kurtularak insan bağışıklık sistemini baskılamaya başlarlar.
Yeni nesil tedavi tekniği immünoterapi, kanser tedavisinde çığır açıyor
Yeni nesil tedavi yaklaşımlarından biri olan ve 2011 yılından beri kanser tedavisinde kullanılmaya başlanan immünoterapi, kişinin kendi bağışıklık sistemini harekete geçirerek kanser hücreleriyle daha etkin savaşmasını sağlıyor. Bağışıklık sistemi, bir grup hücre ve proteinin etkileşimi ve işbirliği sonucunda kişiyi enfeksiyonlardan koruyan bir savunma sistemidir. Temel olarak bazı açılardan kanserden korunmaya yardımcı olur. Bağışıklık sisteminin temeli “kendi” olmayan her şeyi ayırt etmektir. Bu sistem normalde vücutta bulunan tüm elementlerin fiyat kaydıdır. Bağışıklık sisteminin tanımadığı rastgele yeni bir protein, alarm vererek bağışıklık sisteminin ona saldırmasına neden olur. Örneğin mikroplar, normalde insan vücudunda bulunmayan makul proteinler içerir. Bağışıklık sistemi onları “yabancı” olarak görür ve saldırır. Bağışıklık tepkisi, mikroplar veya kanser hücreleri gibi yabancı madde içeren her şeyi yok edebilir. Ancak kanserde bu yanıt her zaman istediğimiz düzeyde olmayabilir. Bazen bağışıklık sistemi kanser hücrelerini yabancı olarak görmez çünkü hücreler normal hücrelerden farklı değildir veya çeşitli değişiklikler göstererek bağışıklık sisteminden kaçabilirler. Bazen bağışıklık sistemi kanser hücrelerini tanır. Bununla birlikte, bağışıklık tepkisi kanseri yok edecek kadar güçlü olmayabilir. Yine, kanser hücrelerinin kendileri, bağışıklık sisteminin onları bulmasını ve onlara saldırmasını engelleyen bazı proteinler salgılayabilir. Bu durumların üstesinden gelebilmek için son yıllarda artan sayıda preklinik ve klinik çalışmalarla immünoterapiler kullanılmaya başlanmıştır.
Vücudun kanseri kendi başına yenmesine yardımcı olabilir.
İmmünoterapi tedavisinde kanserli hücrelerin bağışıklık sistemi üzerinde oluşturduğu baskının ortadan kaldırılması ve kanserle savaşan T hücrelerinin kanser dokusuna yönlendirilmesi amaçlanır. İmmünoterapi ile kemoterapi ve hedefe yönelik akıllı tedavilere kıyasla daha uzun süreli periyodik yanıtlar alınabilmektedir. İmmünoterapi vücuttaki T hücrelerinde bir hafıza oluşturarak bağışıklık sisteminin kanser hücrelerine karşı daha aktif rol oynamasını sağlar. Böylece amaç, bağışıklık sistemini yeniden düzenleyerek vücudun kendi kendine kanseri yenmesini sağlamaktır.
Hastaya özel immünoterapi ameliyattan önce veya sonra kullanılabilir.
Yeni bir kanser türünde farklı evrelerde kullanılan ve hastaya özel uygulanan immünoterapilerin klinik çalışmaları yapılmakta ve kılavuzlar buna göre değişmektedir. İlk çalışmalar daha çok ileri evre kanserlerde tek başına immünoterapi durumunda yapılırken, aktivite verilerinden sonra hem ameliyat sonrası hem de ameliyat öncesi tedavi döneminde ve bazen daha erken aşamalarda kemoterapi ile kombinasyon halinde kullanımı ön plana çıkmaktadır. .
İlerlemiş akciğer kanserinde sonuç alınabiliyor
İmmünoterapi ile; Başta akciğer, deri (malign melanom) ve böbrek kanserleri olmak üzere baş boyun, üçlü negatif meme, mesane, yemek borusu-mide, karaciğer, serviks (serviks), endometrium (uterus) ve bazı kolon kanserlerinin tedavisinde başarılı sonuçlar alınmaktadır. İmmünoterapi ile akciğer kanseri tedavisinde de değerli kazanımlar elde edilebilmektedir. Öyle ki ilerlemiş akciğer kanserinde uzun süreli kontrol, immünoterapi tedavisi öncesinde neredeyse imkansızdı. İlerlemiş akciğer kanserinde bile immünoterapi ile hastalığı tamamen kontrol altına almanın mümkün olduğu ve hatta bu yanıtın uzun vadeli olması da mümkün görünüyor.
İmmünoterapi tedavisinde saçlar nadiren dökülür
İmmünoterapiler, etki sistemlerinin kemoterapiden farklı olması nedeniyle farklı bir yan etki profiline sahiptir. Kemoterapide sık görülen bulantı, kusma, halsizlik, saç dökülmesi, kan değerlerinin düşmesi gibi yan etkiler immünoterapide nadiren görülür. Bununla birlikte, bağışıklık sisteminin aşırı aktivasyonu nedeniyle immünoterapinin başka yan etkileri olabilir. Bu yan etkilere erken ve zamanında müdahale etmek hayati önem taşır ve mutlaka multidisipliner bir grupla süreci yönetmek gerekir.
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı