Numan Kurtulmuş: “Sivas Kongresi, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin yani Kurtuluş Savaşımıza önderlik edecek Gazi Meclisimizin kuruluşunun yolunu açan kongredir…
TBMM Lideri Numan Kurtulmuş, “Sivas Kongresi’nin birçok özelliğinin yanı sıra en önemli özelliklerinden biri de milli direnişin tek çatı altında toplanması ve bundan sonraki süreçte yeni hükümetin kurulmasının önünün açılmasıdır. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin yani Kurtuluş Savaşı’nın temeli atılmıştır.”Bu, ülkemizi yönetecek Gazi Meclisimizin kuruluşunun önünü açan değerli, tarihi bir adımdır. Bu özelliklerinin yanı sıra, Sivas Kongresi tüm Türkiye’deki direniş ruhunu, tüm Anadolu coğrafyasındaki direniş ruhunu da ortaya koymayı başarmıştır” dedi.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Numan Kurtulmuş, Sivas Kongresi’nin 104’üncü yıl etkinlikleri kapsamında bugün gittiği Sivas’ta konuştu. Kurtulmuş özetle şunları söyledi:
“SİVAS KONGRESİ, 1919’DA 19 MAYIS İLE BAŞLAYAN İSTİKLİYET MARTININ SON KARAR ADIMIDIR”
“Sivas Kongresi, 19 Mayıs 1919’da başlayan istiklal yürüyüşünün aslında son belirleyici adımıdır. 19 Mayıs’ta Samsun’dan sonra Amasya Genelgesi, ardından 7 Temmuz’da Erzurum Kongresi ve bunun sonucunda orada şekillenen fikirler, 1919’da son noktaya ulaştı. Sivas Kongresi ve bütünü Mücadele kararıyla tarihi bir adımın atıldığı bir kongredir. Başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, Sivas Kongresi’ne katılan tüm büyüklerimizi şükran ve şükranla anıyoruz.
Bazen insan yaşadığı dönemin önemini belki de doğru yaşadığı için kavrayamayabilir. 2023 yılı o kadar anlamlı ve değerli bir yıl ki. Tarihi bir dönüm noktasındayız, çok kıymetli bir noktadayız. Tarih bir masal gibi okunmaz. Tarih, ders almak, ders almak, hata yapmamak ve geleceğe daha güçlü adımlar atmak için okunan milli bir mirastır. Tarihin hiçbir kısmı oburluğun karşıtı değildir. Büyük Selçuklu başka, Anadolu Selçuklu başka, Cumhuriyet başka şey değil. Her biri büyük bir milletin, asil bir milletin tarihi süreçlerinin bir parçasıdır.
“SİVAS KONGRESİ’NDEN ALINACAK ÇOK ÖNEMLİ DERSLER VAR”
Böylesine değerli bir dönüm noktasında, Sivas Kongresi’nden çıkarılacak son derece önemli dersler vardır. Kuşkusuz bunlardan ilki milli iradenin hakimiyeti fikrinin güncellenmesidir. O günün şartlarında topu, kazması, küreği bile olmayan bir millet, tüm Osmanlı dünya devletinin yıkıntıları üzerinde ‘Ya Allah’ diyerek ayağa kalkmayı başarmış, azizimizin omuzlarına bir bağımsızlık destanı yazmıştır. atalar ve atalar, ardından Cumhuriyetimizi kurdular.
Sivas Kongresi’nin en değerli özelliklerinden biri; Aslında milletimizde var olan bu milli egemenlik fikrinin, güçlü milli irade fikrinin yaşatılması karar ve iradedir. Bu kongrede alınan en değerli kararlardan biri kongre sonrasına ilişkin yol haritasının belirlenmesidir. Bu yol haritasını belirlerken önemle üzerinde durdukları konulardan biri de milli birlik ruhunun önemli bir biçimde ifade edilmesidir. Biz çok iyi biliyoruz ki, Osmanlı dünya devletinin çöküşünde, etnik, mezhepsel, fikirsel, köken itibarlı farklılıkları körükleyerek, farklılıkları körükleyerek koca bir dünya devletinin yirmi yılda nasıl parçalandığını çok iyi biliyoruz.
“SİVAS KONGRESİ MİLLİ BİRLİK RUHUNU ÜZERİNDE BELİRTTİ, BU KONUDA DİKKATLİ VE BU KONUDA ÇOK CİDDİ BİR DURUMDA BELİRTTİ”
Balkan Savaşlarında yaşadığımız yenilgi sadece cephede düşmana karşı aldığımız yenilgi değildir. Bu aynı zamanda etnik çekişmeler ve bazı ayrılıkçı çekişmeler nedeniyle insanların kalplerinin ve zihinlerinin bölünmesinin de sonuçlarından biridir. Aynı şekilde Osmanlı dünya devletinin son döneminde, özellikle 19. yüzyılın ortalarından itibaren her alanda ortaya çıkan partizanlık ve hizipçilik, toplumumuzu ve devletimizi içten kemiren değerli özelliklerden biriydi. . Bu nedenle Sivas Kongresi milli birlik ruhunu öne çıkardı, önemsedi ve çok önemli bir biçimde vurguladı.
Bu kongreye İttihat ve Terakki başta olmak üzere hiçbir siyasi partinin gölgesi düşmedi. Partizanlığın mezhepçiliği birleştiren bir unsur değil, halkı bölen bir unsur olduğu kongrede dillendirildi ve kararların ortasında milli birliğin korunmasına yönelik değerli özelliklerden biri olarak vurgulandı. Kongrenin değerli kararlarından biri de milli birlik ruhunun somutlaşması ve kurumsallaştırılmasıdır. Bunun bir örneği Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Müdafaa cemiyetlerinin birleşmesi, çabanın tek çatı altında verilmesi ve bunun kurumsal bir yapıya dönüştürülmesidir.
“SİVAS KONGRESİ TBMM’NİN KURULUŞUNUN YOLUNU AÇAN ÖNEMLİ, TARİHİ BİR ADIMDIR”
Bu bağlamda Sivaslı kadınların milli mücadelede, Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Müdafaa cemiyetlerinin bütünleşmesinde ve milli birlik ruhunun pekişmesinde oynadığı rolün altının çizilmesi gerekmektedir. Sivas Kongresi’nin pek çok özelliğinin yanı sıra en önemli özelliklerinden biri de milli direnişin artık tek çatı altında toplanması ve önümüzdeki dönemde yeni bir hükümetin kurulmasının önünü açmasıdır. Sivas Kongresi, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin, yani İstiklal Harbimize önderlik edecek Gazi Meclisimizin kuruluşunun yolunu açan kıymetli, tarihi bir adımdır. Bu özelliklerinin yanı sıra, Sivas Kongresi tüm Türkiye’deki direniş ruhunu, tüm Anadolu coğrafyasındaki direniş ruhunu ortaya çıkarmayı başarmıştır.
Bunların hepsinde üç özellik var. Bu üç bayrak aziz Türk milletinin kıyamete kadar taşıyacağı sancaklardır. Bunlardan biri milli iradenin her şeyin üstünde olduğu düşüncesidir. Sivas Kongresi’nin bize öğrettiği ve miras olarak bıraktığı ikinci değerli sorun ise bağımsızlık sorunudur. Bağımsızlık milletimizin karakteridir. Hiç kimsenin bu karakteri yok etme hakkı ve sınırı yoktur. Bu nedenle bağımsızlığımızı milli şeref ve haysiyetimizin bir unsuru olarak görecek, geleceğimizin en kıymetli kaynağı olarak kabul edeceğiz. Bağımsızlık olmadan gelecek olmaz. Bağımsızlık olmadan medeniyet olmaz.
“BUGÜN MİLLİ BÖLÜMÜ ÇOK DAHA GENİŞ BİR ÇERÇEVEDE ANLAMAK ZORUNDAYIZ”
Sivas Kongresi’nde bize miras bırakılan üçüncü temel bayrağımız, bu topraklarda vatan sınırlarının çizilmesidir; Misak-ı Milli dediğimiz şey. Çok kısa sürede 4 milyon kilometre kareden 20 yılda 780 bin kilometre kareye düşen bir Türkiye Cumhuriyetimiz var. Allah ecdadımızdan razı olsun, Anadolu kıtası büyüklüğündeki bu vatanı muhafaza etmeyi başararak bağımsızlığımızı, istiklalimizi, Türkiye Cumhuriyetimizi kurmuşlardır. Misak-ı Milli, bize o dönemde sınırlarımızın dışında olan ama bizim ilimiz olan yerleri hatırlattı. Başta Kerkük ve Musul olmak üzere Ege ve Akdeniz’deki haklarımızı, kanunlarımızı hatırlattı. Bugün Misak-ı Milli’yi çok daha geniş bir çerçevede görmek, çok daha geniş bir çerçevede anlamak zorundayız.
Misak-ı Milli, sadece 780 bin kilometrekarelik 85 milyon vatandaşımızın yaşadığı topraklardan ibaret değil. Misak-ı Milli, yüz milyonlarca yurttaşımızı, Türkiye’yi sevenleri, bizimle aynı medeniyete, yani milletimize mensup olanların da içinde bulunduğu geniş bir coğrafyayı kapsamaktadır. Eğer Milli Misak’ı bu geniş perspektifte anlayamazsak, Akdeniz’de Libya hükümetiyle anlaşma yaparak Akdeniz’deki haklarımızı ve hukuklarımızı koruyamayız. Bir asır önce hazırlanan milli paktın artık yeni bir çerçevede değerlendirilmesinin zorunlu olduğu kanaatindeyim.
“HER ALANDA GÜÇLÜ OLMAK İÇİN MÜCADELE EDECEĞİZ”
Her alanda güçlü olmaya çalışacağız. Ama bunun ilk kuralı, milli birlik ve beraberlik ruhunu tesis etmeden milli kurtuluş çabamızı nasıl veremeyeceğimizdir; Türkiye asrını kurmanın ilk kuralı milli birlik ve beraberliğimizi en güzel şekilde kurmak ve korumaktır. Farklılıklarımız doğal olacaktır. Farklılıklarımızı ayrılık ve çatışma sorunu olarak değil, zenginlik ve güç kaynağı olarak görerek yolumuza devam edeceğiz. Amacı olan ama hiçbir şekilde ütopya peşinde koşmayan, akılcı politikalarla yolumuza devam edeceğiz. Dostlarımızın sayısını artıracağız, düşmanlıkları azaltacağız.”